“Enginarları almadan üç gün önce.” Bu cümleyle başlıyor Alis’in Not Defteri. Enginarlar önemli çünkü, her şey onların durumuna bağlı; renklerinin günbegün değişmesi, yaprak uçlarının içe doğru kıvrılıp sivrileşmesi, gövdelerin diriliklerini yitirip zamanla pörsümesi... Çocuksu bir merakla soruyor Fatma Tülin: Kalbi neresinde?
“Dipten yükselen morluk yukarda kalan yapraklara yetişemiyor – açık, soğuk yeşil, buzumsu tepeler – yaprak uçlarını mor/kahve karışımı bir renk çevreliyor. Boya kalemiyle muntazam hatlar çekilmiş aşağıdan yukarıya doğru.
Yeşil ve mor birbirinin içine girip çıkıyor.Biri boyamış.‘Boyanmadan önce ne renkti?’Dokundum.Kalıbını alır gibi, gözümü kapatıp elimi dolaştırdım üstünde.Bildiğim hiçbir maddenin dokusuna benzemiyor.Tutuyor, yakalıyor.Donuk, sert/yumuşak, dayanıklı, dirençli, kabukumsu.”Morlar, yeşiller, kahverengiler... bronze yellow, van dyke red, payne’s gray... boyalarını enginarlara dokunarak seçiyor Alis.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.