Arkadaşını Davet Et


Flowers
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar
Avatar

Türk ve Dünya Edebiyatından En İyi 10 Aşk Romanı

Sevgililer Günü’nün gelişiyle birlikte değerini tekrar hatırladığımız aşk, belki de insan hayatındaki en önemli duygu. Bu duygu insan yaşamında öyle büyük yer kaplıyor ki, çoğu zaman hayatın bir yansıması olduğu düşünülen sanatta da en çok karşılaşılan tema aşk oluyor. Sinema ve resim gibi sanat dallarında olduğu gibi, Türk ve dünya edebiyatı da aşk kavramını temel motifi haline getiren eserler ile dolu. 

Hayatımızın en değerli parçası olan eşlerimiz ve sevgililerimize Sevgililer Günü’nde  verebileceğimiz en değerli hediye de, onlara karşı hissettiğimiz bu derin duyguyu anlatan aşk romanları! Siz de bu eşsiz duyguyu sevdiğiniz ile birlikte bir de romanlardan keşfetmeye hazırsanız, edebiyat tarihinin en iyi aşk romanlarını Köln Kütüphane’de bulabilirsiniz. En anlamlı hediyelerden biri olan aşk romanlarının yanında, eşinize ya da sevgilinize duyduğunuz derin sevgiyi ve bağlılığı anlatacak farklı hediye seçenekleri için Kadın Sevgiliye Hediye Fikirleri ve Erkek Sevgiliye Hediye Fikirleri sayfalarına göz atabilirsiniz. İşte tüm hediye seçenekleri içerisinde en çok tercih edilen, Türk ve dünya edebiyatının en iyi 10 aşk romanı!

1.    Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali

2.    Anna Karenina – Tolstoy

3.    Aşk ve Gurur – Jane Austen

4.    Senden Önce Ben – Jojo Moyes

5.    Selvi Boylum Al Yazmalım – Cengiz Aytmatov

6.    Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

7.    Lolita – Vladimir Nabokov

8.    Kolera Günlerinde Aşk – Gabriel Garcia Marquez

9.    Uğultulu Tepeler – Emily Bronte

10. Rüzgar Gibi Geçti – Margaret Mitchell

Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali

Biz farkında olmasak da, tüm hayatımızı yönlendiren şeydir tutkularımız. Sabahattin Ali 1943 yılında yayımladığı romanı Kürk Mantolu Madonna ile, insanın hiç düşünmeden peşinden koştuğu tutkularına ve sakladığı tüm yüzlerine ayna tutuyor. Kürk Mantolu Madonna’nın ana karakterleri Maria Puder ve Raif Efendi ile birlikte biz okurlar da kendimizi insan ruhunun karmaşık doğasını ve aşkın imkansızlığını sorgularken buluyoruz.

“Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!”

Anna Karenina – Tolstoy

Dünyanın en iyi yazarlarından ve Rus edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Tolstoy, en ünlü eseri sayılan ve 1878 yılında basılan Anna Karenina’da iki farklı aşk hikayesi anlatıyor. Tolstoy’un benzersiz gözlem yeteneği; Anna Karenina’da işlenen evlilik, tutku ve kıskançlık gibi temaları muhteşem bir şekilde tasvir etmesini sağlıyor. Birçok yazar ve eleştirmen, bu ölümsüz eseri edebiyat tarihinin en iyi romanı sayıyor.

“Sekiz yıldır hayatımı nasıl mahvettiğini, içimde canlı olan her şeyi nasıl boğduğunu, benim aşka gereksinimi olan capcanlı bir kadın olduğumu bir kez bile düşünmediğini bilmiyorlar.”

Aşk ve Gurur – Jane Austen

18. Yüzyıl İngiltere’sinde geçen Aşk ve Gurur, gurur ve önyargı gibi duyguların aşkın mucizevi gücü karşısında nasıl dize geldiğini gözler önüne seriyor. Nefretle başlayan bir ilişkinin, maddi ve manevi farklılıklara rağmen, nasıl büyük bir aşka dönüştüğüne Jane Austen’ın büyüleyici diliyle şahit oluyoruz. Yüzlerce yıl önce yazılmış olan Aşk ve Gurur, tüm ihtimallere karşın halen güncelliğini korumaya devam ediyor.

“Sen bana, gerçekten sevilmeye değer bir kadının sevgisini kazanabilmek için daha başka erdemlere sahip olmam gerektiğini öğrettin.

Senden Önce Ben – Jojo Moyes

Jojo Moyes’in Türkiye’de 2018 yılında yayımlanan imkansız bir aşk masalı tadındaki romanı Senden Önce Ben, birbirinden tamı tamına zıt karakterlere sahip iki kişinin yollarının kesişmesiyle hayatı tekrar keşfetmelerini konu alıyor. Okurlara hayatta bazen cesur olmanın ne kadar önemli olduğunu şairane bir dille anlatan Senden Önce Ben, aşkın yaşamımızdaki yerini de yeniden düşünmemize sebep oluyor.

‘’Bazen, sabahları uyanmak istememin tek nedeni sen oluyorsun.’’

Selvi Boylum Al Yazmalım – Cengiz Aytmatov

Türk sinemasının ve Yeşilçam’ın en önemli eserlerinden biri olan Selvi Boylum Al Yazmalım, pek çok kişi tarafından bilinmese de aslen efsanevi bir aşk romanından uyarlanmış. Cengiz Aytmatov, en ünlü romanı Selvi Boylum Al Yazmalım’da birbirine delicesine aşık olan ancak türlü talihsizlikler ve dönemin toplumsal sancıları sebebiyle ayrı düşen iki insanın hikayesini anlatıyor.

“Ziyanı yok. At aynı ize binlerce kere basarmış. Belki bir gün gene karşılaşırız.”

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Türk edebiyatının Nobel ödüllü yazarı Orhan Pamuk, muhteşem ve büyüleyici bir aşk hikayesi ile 1970’lerin ve günümüzün İstanbul’unda bambaşka manzaralar çiziyor. Masumiyet Müzesi, Kemal ile Füsun’un hikayesini hem aşk hem de arkadaşlık ve aile gibi konuları da ele alarak ustalıkla anlatıyor. Masumiyet Müzesi’nin yazılmasından tam 4 yıl sonra, İstanbul’da aynı adla gerçek bir müze açan Orhan Pamuk, bu kitabıyla uluslar arası okurlar arasında da beğeni topluyor.

“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.”

Lolita – Vladimir Nabokov

Vladimir Nabokov’un edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandıran en ünlü eseri Lolita, aşktan çok tutkunun hikayesi. Dünya edebiyatının en önemli klasiklerinden biri olan Lolita, Nabokov’un okurlarının aşina olduğu o usta dil ile insan ruhunun en derinlerine bir bakış atmamızı sağlıyor.

“Hayal et beni; sen hayal etmezsen var olamam ben; içimde, kendi günahımın ormanında titreyen ceylanı sezinlemeye çalış; hatta biraz da gülümseyelim. Ne de olsa, gülümsemekten bir zarar gelmez.”

Kolera Günlerinde Aşk – Gabriel Garcia Marquez

Yarım yüzyıl süren yoğun ve acıklı bir aşk hikayesini konu alan Kolera Günlerinde Aşk, 20. yüzyılın en değerli yazarlarından biri olan Gabriel Garcia Marquez’in en ünlü romanı. Okurları karşılıksız bir aşk üçgeninin ortasına bırakıveren bu canlı ve benzersiz roman, 2007 yılında sinemaya da aktarıldı. Kolera Günlerinde Aşk, yazarın destansı diliyle adeta uzun bir aşk şiiri etkisi yaratıyor.

"Yaşamda gereksinim duyduğum tek şey, beni anlayan birisi."

Uğultulu Tepeler – Emily Bronte

Emily Bronte’nin ilk defa 1847 yılında Ellis Bell takma adıyla yazdığı Uğultulu Tepeler, adını hikayenin geçtiği bir malikaneden alıyor. Yazıldığı döneme göre oldukça yenilikçi bir anlatıya sahip olan Uğultulu Tepeler, İngiliz edebiyatının da klasiklerinden biri. 19. Yüzyılın başlarında geçen bu roman, sancılı bir aşk hikayesinin gotik ve karanlık bir tasviri.

“Ruhlarımızın neyle yoğrulduğunu bilmiyorum ama onunkiyle benimki aynı hamurdan.”

Rüzgar Gibi Geçti – Margaret Mitchell

Amerikalı bir yazar olan Margaret Mitchell’in ilk ve tek romanı olan Rüzgar Gibi Geçti, tüm dünyada 20. Yüzyılın en ihtişamlı aşk hikayesi olarak görülüyor. Rüzgar Gibi Geçti, savaşın yıkıcı doğasına karşı, güçlü bir kadın karakter ile tüm talihsizliklerin ortasında filizlenen fırtınalı bir aşkın kucağına bırakıyor okurları. Özgürlük, aşk ve savaş gibi temaların yer bulduğu bu ünlü roman, tam anlamıyla bir aşk romanı!

“Sana, bana ve etrafımızda parçalanan bu aptal dünyamıza rağmen, seni seviyorum.”

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR