Arkadaşını Davet Et


Benzer Ürünler
KolektifSanat PrestijTangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür - A Life Dedicated to Painting
KolektifSanat PrestijTangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür - A Life Dedicated to Painting
KolektifSanat PrestijTangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür - A Life Dedicated to Painting
KolektifSanat PrestijTangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür - A Life Dedicated to Painting

Tangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür - A Life Dedicated to Painting (9786257008501)

0,00
Marka : Kolektif
Tedarikçi : YEM Yayın
Para Puan : 100
Barkod : 9786257008501
KÜ-8

YEM Yayın’ın, Ressam Tangül Akakıncı’yı, sanata ve resme yaklaşımını, eserlerini sanatsever okuyuculara aktarmak amacıyla hazırlanan yeni kitabı Tangül Akakıncı: Resme Adanmış Bir Ömür / A Life Dedicated to Painting yayımlandı.

n

 "Hep bir biçim kaygısı vardı içimde; renk kaygısı da vardı elbette ama özellikle görmeye alışık olmadığım biçimler yaratmak istiyordum...”

n

 Sanat hayatına 1960’lı yıllarda Devlet Güzel Sanatlar Akademisi bünyesinde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde başlamasına karşın, Süleyman Velioğlu ile birlikte 50 yılı aşan bir süre sanat çalışmalarına devam etmiş olan bir ressam Tangül Akakıncı. Akatünvel Sanat Topluluğu kurucuları arasında yer alan, 2021 yılında aramızdan ayrılan Akakıncı, yıllar önce Pelin Özer tarafından kendisiyle yapılan bir söyleşide sanat anlayışını derinlemesine ifade ediyordu:

n

“Babam saraçtı, eski ustalardan. Çocukluğumda sık sık onun Eminönü, Küçükpazar’daki dükkânına giderdim ve orada at dünyasına ait çeşit çeşit obje görürdüm: Çerkes eyeri, İspanyol eyeri, kırbaçlar, koşumlar, terkiler, üzengiler... Bir çocuk için büyüleyici, merak uyandıran bir at dünyası... Babamın kullandığı kesici aletleri incelerdim. Bir yarım ay düşünün; keski denen saplı bir alet, babam onunla deri keserdi. Çok arkaik, bilmediğim, daha önce hiç görmediğim bir biçim. Deriyi dövmek, inceltmek için de demirden, enteresan bir alet kullanılırdı. İlginçtir, benim için önemli olan hep o aletlerin kendisiydi, onlarla yapılan işlem değil. O güne dek etrafımda bunlara benzer başka alet görmemiştim, daha sonra da görmedim, eğitimimde de o tür şeyler olmadı. Onların hepsini kaydetmişim; bunu sonradan fark ettim, resimlerimde o formlara yakın formlar karşıma çıkınca... Yolculuk böyle başladı. Bilinmeyen hep dikkatimi çekti...

n

... Kendimi var edebilme sürecimde, hocam Süleyman Velioğlu’nun çağdaş insan varlığı kuramının estetik boyutu benim de sanat anlayışım oldu. Atölyemizin duvarında ‘Burada ölümün elinden bir şeyler kurtarmaya çalışıyoruz’ sözü asılıdır. Bu cümlenin anlamı şu: Gerçek alanda gerçekleşemeyen, bütünselleşmeyi geist alanda yaratarak temin etmektir. Böylece ölümlü olan bizler, ölüme direnme, kalıcı olma eylemini gerçekleştirmekteyiz. İnsan varlığına dayalı olan sanat anlayışımız, insanın sade bilinç ve eylem varlığı olmadığını, bir yaratma varlığı olduğunu savunur. 1970 yılında Hoca ile birlikte kurduğumuz Akatünvel Sanat Topluluğu, özgün estetik anlayışı ve çağdaş insan varlığı anlayışıyla sanat tarihi sürecinde yer alan diğer topluluklardan farklı bir çizgiye sahip. Çağdaş insan varlığı anlayışı, Velioğlu’nun ‘Çağdaş İnsan’ isimli kuramının bir özeti. Kuramın estetik boyutu da topluluğun sanat anlayışını ortaya koyuyor. Velioğlu’na göre çağdaş insan, ‘Biyolojik organizmanın üstüne nerede ve ne zaman özbilinç potansiyeli oturursa, orada ve o yerde insan varlığı yeryüzünde görünüşe çıkar” tanımına dayanıyor...

n

... Daha çok anıtsal kayaları gözlemledim ve özümsedim. Taş dokusunu verebilmek için çok katmanlı çalışıyorum zaten; hep kazıyarak. Babam kesici aletiyle deriyi keser, döver, örselerdi. Ben baştan beri kat kat çalıştığım boyaları jiletle kazıdım. Babamdan farklı olarak, ben aynı işlemi boyayla yapıyorum. Kat kat çalışıyorum, kazıyorum. Kazıdıktan sonra kompozisyon dahil olmak üzere yeni bir biçim anlayışı geliyor; figüründen tonuna resim dönüşüyor. Sonra tekrar kazıyorum, tekrar çalışıyorum.Jiletten başka alet kullanmadım. Hoca spatülle çalışırdı. Biz hep kâğıda çalışırız. Hoca üstübeçle beyaz tutkalı karıştırır, belli bir kıvama getirir, spatülle beyninde oluşturduğu biçime kâğıtta nasıl yer vereceğini düşünür, o kalın mamayı spatülle döşerdi. Başlardı üstüne renkleri koymaya; renkleri koyduktansonra baktı olmuyor, başlardı kazımaya. Ben spatül kullanmıyorum, boyayı fırçayla koyuyorum. Ama kazımaya başlayınca faraş dolusu boya çıkar, dünyanın belki de en çok boya kullanan ressamları bizleriz. Kat kat çalışıyoruz. Bunlardan üst üste kaç kompozisyon, kaç katman çıkar. Başlar

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR