Şirazeleri kaymıştı kitapların…
n
Martılar didik didik etmişlerdi sahile vurmuş onlarca kitabın cildini.
n
Gagalamışlar, yırtmışlar, çekiştirmişler, sayfalarını karıştırmışlar… Sorsaydım; “Martı Jonathan’ı arıyoruz” diyeceklerdi belki de kim bilir…
n
Kim bilir…
n
Sizi de karıştıran oluyor mu?
n
Aklınızı, kalbinizi, düşüncelerinizi, yediğinizi, içtiğinizi, düşündüğünüzü hatta düşlerinizi…
n
Şöyle dediğiniz oldu mu hiç: “şirazem kaydı” ya da duymadınız mı hiç; “şirazesi kaymış”…
n
Hayatta ters gider bir şeyler bazen; “vicdan” dersiniz, yoktur ortalarda…
n
“Adalet” diye haykırırsınız, çoktan gitmiştir yanınızdan…
n
“Özgürlük” dersiniz, ses gelmez ne yakından ne de uzaklardan.
n
“Çocukluğum” dersiniz özlemle, ama o da çoktan terk etmiştir sizi.
n
“Aşk” dersiniz ümitle, belki size hiç uğramadı bile.
n
Duyduğunuz kendi sesinizdir ancak. Üzülürsünüz. Ve tutunmak istersiniz birine ya da bir şeylere tıpkı bir kitabın sayfalarının şirazesine tutunduğu gibi.
n
Sahile vurmasın hiçbir güzellik, kurda kuşa yem olmasın iyilik…
n
Ve tutunacağınız bir dalınız olsun; o da kitap olsun!
n
Size bir sır; sayfaların içine saklanmış aynaları görün, bakmaya korkmayın çünkü size anlatacakları çok şeyler var…
n
n
(Tanıtım bülteninden)
n
n