XX. yüzyıl Gürcü edebiyatının şaheserlerinden biri …
Gürcü edebiyatının en saygın isimlerinden biri olan Miheil Cavahişvili’nin bu en beğenilen ve günümüzde artık bir klasik haline gelmiş romanı Madrabaz Kvaçi, sizlere her zaman kendisini düşünen ve çabuk para kazanma uğruna yapamayacağı kurnazlık olmayan genç bir adamın ve arkadaşlarının destansı hikâyesini anlatıyor… Kvaçi’nin yaşamını sürdürmeye uğraştığı Çarlık Rusyası, dönemin yöneticilerini parmaklarında oynatan Rasputin, yaşanan Dünya Savaşı ve ardından gelen Bolşevik Devrimi kitaba inanılmaz zenginlikte bir arka plan hazırlıyor. Üstelik bu görkemli maceranın İstanbul’da sona erişi de Türk okurları için ilginç ve keyifli bir ayrıntı oluşturuyor…
“Kvaçantiradze oturmuş encamını düşünüyordu. Bakın, peşini bırakmayan kader onu nerede yakalamıştı! Onun bütün yaşamı işte bu şekilde son bulacaktı! Hem de nasıl? İnsani olmayan bir biçimde, böyle ot gibi! Kvaçi’nin kaç kez badire atlatmış olduğunu kim sayacaktı! Bütün ülke Kvaçantiradze’yi avlamaya çıkmıştı, fakat onun başında görünmezlik şapkası vardı. Demir Tepe’nin sırtlarında süngü elinde herkesi delik deşik ederken, ona hançer saplamışlar, fakat o yine de “dimdik” ayağa kalkmıştı. Petro‐Pavel Hapishanesi’nde darağacı kurmuşlardı, ama o kuş olup oradan da uçmuştu. Ukrayna bozkırlarında dokuz kişiyle kırk kişinin üstesinden gelmiş ve Kızılların tuzaklarından en az on kez kurtulmuştu. Şimdiyse... Burada, kendi vatanında... Acaba? Acaba Kvaçi bir kez daha kalın duvarı yıkıp, demir kafesi bir kez daha eritemez miydi?” Türkçe olarak ilk kez yayımlanıyor…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.