Hudutların vardı sert kayalarla çizilmiş. Ötüken avuçlarında gizlediğin bir diriliş, sürüye karışmış aygırlar ve bir kısrak ten, buğday kadar esmer otağıma düşen yangın kımızlar içiliyor ve sen geliyorsun dillere destan… Ve bu atlılar kim, gölgeleri adımlarının dibine düşmüş… Ve ardın sıra pusatsızlar dövüşüyor… Burası cenk meydanı mı? Bıraktım kendimi şu asi rüzgâra! Kılıçsız, kalkansız, mızraksız girdim savaş meydanına! Kılıçlardan geçtim, kılıçlar değmedi… Mızraklardan geçtim, mızraklar değmedi… Kalkansız okların içinden geçtim, oklar değmedi… Gözüm takıldı, şu gelen ay suretine bürünmüş peri miydi?
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.