Kardeşimin Hikayesi / Zülfü Livaneli

Polisiye, aşk, aile, psikoloji… Hayatın kendisi gibi dopdolu bir kitap sizi bekliyor. Peki hikayelerde anlatıldığı gibi ‘’aşkla buluşmak’’ kesin olarak mutlu bir son mudur?

Karadeniz’in küçük bir kasabası cinayet haberi ile altüst olur. Bu olayı araştıran gazetecinin Ahmet Arslan’ın kapısını çalması ile sadece o evin kapıları değil bambaşka bir dünyanın kapıları da bize açılır.

Bu kapıyı çalış sebebi öldürülen hanımefendi ile Ahmet Bey’in edebiyat sohbetleri üzerine olan buluşmalarıdır. Başta gazeteci bu durumu kıskançlık üzerine olan bir aşk cinayeti sanar. Bu sebeple Ahmet Bey ile konuşmaları başlar. Ancak aslında olay onun sandığından çok farklıdır.

Ahmet Bey oldukça şahsına münhasır bir insandır. Gazetecinin gidip gelmesi ile bu sohberler oldukça uzar ve cinayet olayından çıkıp daha da etkileyici olan kardeşinin hikayesine döner. Bir nevi Binbirgece Masalları gibi düşünebiliriz.

Tabii bu hikayede Şehrazad Ahmet Bey’dir. Bu olayları üçüncü bir göz olarak dinleyen gazeteci bir nevi bizim yani okuyucuların kitaptaki karakteridir. Bu hikayeler uzadıkça yeri gelir bizim gibi sıkılır, yeri gelir uykusu gelir.

Kendisi olabildiğince erkenden bu hikayenin bitmesini istemektedir. Ancak hikaye o kadar etkileyicidir ki kapıyı çarpıp çıkamaz da. Aynı bizim gibi.

Kısaca özetlemek gerekirse çok etkileyici ve ne kadar kalın olursa olsun bir solukta okunabileceğiniz bir kitap. Kardeşimin Hikayesini okurken kitabın sonunda atlamamak için çok zor dayanıyorsunuz. Ama size tavsiyem sakın öyle bir şey yapmayın. O son sayfaya giderken olayları yavaş yavaş sindirmek bir nevi demlenmesini beklemek en güzeli.

Kitap bittikten sonra uzun bir sure boşboş duvara bakıp sonrasında acilen tekrardan okumak isteyebilirsiniz şimdiden uyarmış olayım. Kitabı okumakla okumamak arası gidip geliyorsanız kesinlikle okumanızı öneririm. Pişman olmayacaksınız. Iyi okumalar.