‘‘Zat-ı Muhterem'in Mektupları’’, geleneksel öykü, uzun hikâye, roman ve denemelerimiz dışında örgülerken kendini; düşle gerçeği, araştırma ile tarihi, bilgilendirme ile önermeyi, mekân ve sokak gezintilerinde kentsel coğrafyamızın fotoğraflarını da sunar.
Ve özünde,"Adanır; bu çalışması ile hemen her gün yekpare bir döngüde turlayıp törpülediğimiz ne varsa hayatımıza dokunanlara yalnızca ‘bakmaya’ değil, ‘görmeye’ de yönlendirir okurlarını.
n
'‘Zat-ı Muhterem'in Mektupları’’, tüm bunların yanında zihinsel bir labirentte ardı ardına gelen sorulara doğru ve çözümcü yanıtlarını arayan bir tür hafiye romanına da çok yakın durmaktadır.
n
Ve sonra Öğretmen Hanım, Musa, Elif, Ahmet Dayı, kitaplar, yazarlar, anılar, kayıplar, acılar ve yakın tarihimizde yaşanan bir savaşın yalnızca insan yüzlerine değil taş yapıların kapılarına pencerelerine ve pervazlarına değin yansıyan o derin çizgileri…
n
Özetle: ‘‘Zat-ı Muhteremin Mektupları’’ bir apartman girişindeki posta kutusunda sessiz, sakin, unutulmuş, öylece bekleyen mektuplar değil, merak dürtüsü ile beklenen ve yanıtlarıyla da fark edilmez bir iç hesaplaşmanın kendisidir aslında."
n
(Bülent Fevzioğlu)
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n