Toplandık. Ağaçlıklı bir yere doğru gittik, öbek, öbek, büyük sahanlar konulmuş.
n
Ağızlarına kadar 'türlü'dolu.Kaşıkllar,ekmek dilimleri dizili.
n
Çömelen çömelene...Lokmasını koparıp yiyen yiyene...Türlü sahanlar bitti.Helva sahanları geldi.Kaşık atan atana...Su istediğiniz kadar. Avaz avaz bağırıyorlar:
n
Su isteyen var mı?
n
Öyle ya,su aziz,kutsal şey! Ekmek kıskanılır, su kıskanılmaz .
n
Koşmacasına yarış, yenmecesine güreş , ağaçlar arasında saklambaç, köşe kapmaca, uçurtma tutma, el ele kol kola, ağızlarda haralop, şaralop macun çevirme, şekerci horozunu fesinin ibiğine takıp çırpma çırpına ötme, taş atma, takla kılma, omuza binme...
n
Derken yine bizim kalfanın sesi:
n
Haydi toplanın... Gidiyoruz!
n
İşte bu geri dönüş çok üzücüydü.Hepimizin yüzü al al, burun, dudak çevreleri pis, eller kir içinde . Özellikle pantolon,şalvar diz yerleri yemyeşil. Ezik büzük feslerden pek çoğu püskülsüz.
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n