Yıl 571, Arabî Rebîü’l evvel ayının on ikinci, gecesi. Mutlu bir an…
n
Alemlere rahmet olan, kutlu peygamberimiz dünyayı teşrif ediyor, dünyaya geliyor, doğuyordu… O, doğduğu gece, âlem başka bir âlem, cihan başka bir cihan… Dünya nur üstüne nur… Bir güneş-aydınlık doğuyor, Mekke semalarında… Hâşim oğulları kabilesinde… Bu kutlu olayı merhum Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde şöyle anlatmaya çalışıyordu:
n
On dört asır evvel, yine bir böyle bir geceydi,
n
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
n
Lâkin o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
n
Kaç bin senedir, hal bu ki, bekleşmedeler idi!
n
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabii:
n
Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi;
n
Bir kerede, mamure-i dünya, o zamanlar,
n
Buhranlar içindeydi, bugünde de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
n
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
n
Feyza bütün afakını sarmıştı zeminin,
n
Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi.
n
Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
n
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
n
Bir nefhada insanlığı kurtardı o masum,
n
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
n
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
n
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi, geberdi!
n
Âlemlere rahmetti, evet şer-i mübini,
n
Şehbalini adlı isteyenin yurduna gerdi.
n
n
Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep;
n
Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi.
n
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet…
n
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret…
n
n
Allah’ın sevgili Peygamberi doğmadan, babası Abdullah vefat etmiştir. Dedesi Abdulmuttalip, sevgili torununa “Muhammed” adını veriyor, niçin bu adı koydun diye soranlara ise; “ Yerde halk, gökte Hak tarafından sevilecektir ” diye cevap veriyordu. Allah resulünün, doğduğu gece dünyada olağanüstü hadiseler meydana gelmiştir. O gece, İran kisrâsnın sarayları gürül gürül çöküyor, bin yıldır yanan Mecus ateşi birden bire sönüyor, sava gölü kuruyor ve böylece o gece büyük bir inkılâbı müjdeliyordu…
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n