İki kadın. Lia ve Estelle. Yetmiş beş yıl arayla aynı günlere bakıyor. Biri daha rahat günlerden, diğeri yangının tam orta yerinden. Ama ikisi de cesaretlerini zorluyor, ikisi de var olmaya çalışıyor.
n
2017, Paris: Lia, elinde anneannesinden ona miras kalan dairenin belgeleriyle yürüdüğü esnada hangi sırlara ulaşacağından bihaberdir. Daireye girince daha önce varlığı bile bilinmeyen metruk bir ev bulmayı beklerken karşısına değerli sanat eserleri, pahalı ve özel tasarım elbiseler, yılların biriktirdiği toz arasından göz kırpan Nazi yanlısı dergiler, üst komutadaki Nazi askerlerinden sevgi dolu notlar çıkar. Lia gördükleri sonucunda şoke olmuş bir hâlde ne düşüneceğini bilemez. Yoksa anneannesi onun aklına getirmek bile istemeyeceği bir geçmişe mi sahiptir?
n
1942, Paris: Tanınmış iyi bir aileden gelen, göz alıcı Estelle, Almanların işgal ettiği şehirde savaşın zorluklarından uzak, yaşamını sürdürmeye devam etmektedir. Ancak bir gün Naziler en yakın arkadaşını ve ailesini götürmeye geldiğinde Estelle’in hayatı da bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. Bundan sonraki eylemlerinin gelecek nesiller için ne gibi sonuçları olacağını tahmin dahi edemeden hem kendisinin, hem ailesinin hem de tanımadığı birçok kişinin kaderini değiştirecektir.
n
Kelly Bowen bu iki kadın aracılığıyla okura zalimliğin, acımasızlığın içinde parıldayan sanatın, arkadaşlığın, sevginin adım izlerini takip ettiriyor.
n
“Bu romanda ustalıkla betimlenen sanat eserleri gibi, Paris’teki Ev de bir hazine.” –Christine Wells
n
“İşgal altındaki Paris’in tehlikelerini cesaret ve merhametle atlatan iki kadının dokunaklı öyküsü. Bowen hem yürekleri sızlatan hem de umut dolu bir ihtişam, entrika ve fedakârlık tablosu sunuyor.” –Julia Kelly
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n