Arkadaşını Davet Et


Benzer Ürünler
İslama Göre Cinsel Hayat-1614
İslama Göre Cinsel Hayat-1614

İslama Göre Cinsel Hayat-1614 (001271)

0,00
Tedarikçi : Minber
Para Puan : 100
Barkod : 9786055623937
KÜ-8
Dini Kitaplar

Ali Rıza Demircan - İslam'a Göre Cinsel Hayat / 717 Sayfa

Ensar Yayınevi tarafından yayınlanan, Ali Rıza Demircan ın yazdığı İslam’a Göre Cinsel Hayat adlı kitabı incelemektesiniz. İslama Göre Cinsel Hayat kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı.

Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2

Eksiksiz tüm övgüler; âlemlerin Rabbi olan, hakkı batıldan ayırt ettiren, kitabı indir en Allah'a, salat ve selam da o indir ilen Kur'an'ı bizzat yaşayarak kendi hayatında gösteren, sınır koyma yetkisi kendisine verilen O'nun Rasulüne, ehli beyte ve ashabına olsun. Amin

İSLAMA GÖRE CİNSEL HAYAT

Bu eser, hutbe, vaaz, konferans, radyo ve televizyon programları ve kitaplarıyla ülke genelinde tanınmış bir ilahiyatçı olan Ali Rıza Demircan tarafından uzunca bir çalışma döneminden sonra yazılmıştır.

Eserin birinci bölümünde Kuran ve Sünnet düsturlarına göre insanın cinselliği ve cinsel hayatı üzerinde durulmuş, cinsel öğretimin gerekliliği açılanmıştır. İlâhi ölçülere uygun cinsel hayatın ibadet hayatının bir bölümü olduğu belirtilmiş, cinsel hayattan çekilmenin haramlığı vurgulanmıştır.

Birinci bölümde meşru cinsel hayatın evlilik hayatı olduğu da beyan edilmiş cinsel mutluluğa erdirecek sebepler hadisler ışığında ve onbir başlık altında incelenmiştir. Eşler arasında cinsel haramlar ve kaçınılması öğütlenen cinsel davranışlar ise ayrı ayrı açıklanmıştır. İslâm aile Hukûku’nda eşlere evliliği sona erdirme hakkı veren cinsel kusurlar ve hastalıklara da değinilmiş, evlilik yanı sıra nafaka, boşanma ve iddetteki cinsel motifler gösterilmiştir. Ayrıca genişçe bir inceleme ile cinsel kıskançlık işlenmiştir.

Eserin ikinci bölümünde Kuran ve Sünnet yasalarına göre baş cinsel haramlar olarak zina, homoseksüellik, sevicilik, teşhircilik, röntgencilik, ve hayvanlarla temas incelenmiştir. Bağımsız cinsel haramlar olmakla beraber baş cinsel haramların da sebeplerini teşkil eden çıplaklık, şehvetle bakışmak, kadın-erkek beraberliği ve cinsel musiki açıklanmış, cinsel sözler yazılar resimler ve filmlerin etkileri ve dini hükümleri de beyan edilmiştir.

Kur’an ve Sünnet ölçüleri ışığında cinsel haramların sebepleri olarak fuhuşun meşrulaştırılıp yatırım alanı haline getirilmesi ve fakirlik ayrı ayrı incelenmiştir.

Ayrıca İslam Ceza Hukûku’na göre cinsel suçların cezaları belirtilmiştir. Bu ciltte ‘Taaddüd’i Zevcât’, ‘Allah’ın Resulü’nün Çok Evliliği’ ve ‘Câriye Cinselliği’de geniş bir şekilde açıklanmıştır. Son bölümde ise ‘Cennet’te Cinsel Hayat’a yer verilmiştir.

ÖNSÖZ

İnsanları erkek ve dişi olarak yaratan Allah'a hamdolsun.

Tebliğ, tefsîr ve tatbik ederek, İslâm Dîni'nin cinsel nitelikli kurallarını bizlere sunan Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'e salât ve selâm olsun.

" İslâm'a Göre Cinsel Hayat " on yıl kadar önce yazmayı düşündüğüm ve bu maksadla malzemelerini toplayıp biriktirmeye başladığım bir eserdir. Bu sebeble, kitabın içeriği ve meselelerin yorumlanış tarzı uzun yıllar içinde oluşmuştur.

Gerçeği dile getirmek gerekirse bu kitap; muhtevası, tertibi ve mevzuların işlenişi yönüyle orjinaldir.

Araştırmamda Kur'ân ve Sünnet'i esas aldım. Hükme mesned hadislerin seçiminde ileri derecede bir titizlik göstermeye ve aslına sa­dık kalarak anlaşılır bir dille tercüme etmeye çalıştım. İlgi alanımızı ön plana çıkarmak için de bazı hadislerin tercümesinde takdim ve tehir yaptım.

Kur'ân ve Sünnet'in yorumlanmasında fıkhî mezheplerimizce üzerinde ittifak edilen hususları gözettim. Farklı ictihadlar içinde esas aldığım görüşlerin kaynaklarını da beyan ettim.

Kur'ân ve Sünnet'in doğrudan hükme bağlamadığı hususlarda muhterem müctehidlerimizin görüşlerini araştırmakla ve birinci plan­da değerlendirmekle beraber, Allah Zülcelâl'in ilham ettiği nükteleri de sunmaktan kaçınmadım.

Kitabı yazarken savunma üslûbundan çok, İslâm'ın yüceliğini dile getirici bir üslûb kullandım.

Toplumumuza egemen olan hayat tarzının eğrilerini, İslâm'ın doğrularının açıklanmasına engel görmedim. Batılları iyice gözden geçirmeye çalıştım.

Ama metod olarak kitabımıza yansıtmadım. Ne var ki onları göz önünde bulundurarak, gerekli yorumları içerir bir üslûbla Hakk'ı dile getirmeye çalıştım.

Yazılanlar nasıl karşılanır, nasıl değerlendirilir diye bir endişeye düşmedim. Hakk'ın hatırını her şeyin üstünde tuttum.

Müsbet bilim verilerinden yararlandıysam da, İslâm'ın doğrularını bilime tasdik ettirme çabası içine girmedim. Ama tabiî kanunları ve İslâmî düstûrları koyanın Allah Zülcelâl olduğuna işaret ederek, İslâm'la müsbet bilim verileri arasında çelişme ve çatışma olamaya­cağını özellikle vurgulamaya çalıştım.

Bazı eksiklikler elbette görülecektir. Kapsamlı bir mevzuun eksiksiz olarak sunulamayacağını takdir olunacağını ümit ederim. Tenkidlere açığım ve duacı olurum.

Bu kitab vesilesiyle Rabbimin beni rızasına erdirmesini diliyorum.

Davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah'a Hamd ve Sena'dır.

Ali Rıza Demircan

3 Aralık 1984

10 R. Evvel 1405

Emirgân

MUHİM BİR HATIRLATMA

İnsan, Allah'ın, yarattıklarının büyük çoğunluğuna üstün kıldığı varlıktır. Göklerde ve yerdeki varlıklar onun hizmetine sunulmuştur.

Hiç şüphesiz insanın ruhî yücelikleri yanında bedenî özellikleri pek zayıf kalır. Ruhî hazlarının inceliği ve derunîliği yanında cinsel hazları da pek kaba ve sathîdir.

Biz bu kitabımızda İslâm Dîni'nin iki ana kaynağı olan Kur'an ve Sün­net ölçülerine göre insanın cinselliğini ve cinsel hayatını açıklamaya çalıştık.

Mevzûumuzu gereğince açıklayabilmek için insanı hep cinsel yönü ile değerlendirdik. Kur'an ve Sünnet ölçülerinin hep cinsel nüktelerine dikkat çekmeye çalıştık.

Kitabımızda Kur'an ve Sünnet'in cinselliğe ışık tutucu düstûrlarını ard arda okuyan okuyucumuz "Kur'an ve Sünnet yalnızca cinselliği mi konu edinmektedir?" şeklinde bir düşünceye kapılmamalıdır. Çünkü açıklandığı üzere, kitabımızda yalnız cinsellik incelenmekte, bu sebeble de Kur'an ve Sünnet'in yalnızca cinselliğe yönelik ilkelerine yer verilmektedir.

İyice bilinmelidir ki, Kur'an ve Sünnet; insanlığın biricik hayat nizâmıdır. Birbirini tamamlayan bu iki mukaddes kaynak yalnızca cinselliği değil, insanla ilgili itikâdî (inanç), siyasî, içtimaî (sosyal) iktisadî, hukukî, ahlâkî vs. her konuyu içericidir. Böylece dünya ve âhiret saadetine erdiricidir.

Kur'ân ve Sünnet Ölçülerine Göre Cinsel Öğretim Farzdır

"..Şöylece duâ et: Rabbim! İlmimi arttır.." (Taha 114)

İslâm Dîni, ilkelerini Allah'ın ve peygamberi Hz. Muhammed'in koyduğu bir hayat nizamıdır.

Şanı yüce olan Allah'ın, insanları inanmakla ve yaşamakla mükellef tuttuğu bu Yüce Din; fert ve toplum hayatını bütünüyle kuşatı­cıdır. O, insan hayatını bütünüyle kuşattığı gibi cinsel hayatı da çevrelemekte, koruyucu ve yönlendirici yasalarıyla kulluk sınırları içine almaktadır.

Cinsel nitelikli farz görevlerin ve haramların öğretimi farzdır

İslâm Dini'nin îman esaslarını, görev yükleyici bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek farz-ı ayındır. Mutlaka yapılması gereken bir İslâmî görevdir.

Her bir mü'min tarafından öğrenilmesi farz-ı ayın olan bilgileri, öğrenmekle yükümlü olduğumuz gibi bizzat veya kişi ve kurumlar aracılığı ile erkek ve kız çocuklarımıza öğretmekle de yükümlüyüz.

Bu hususta İslâm bilginlerinin ittifakı vardır.

İslam Dini'nin cinsel hayatı düzenleyici düstûrlarının büyük çoğunluğu yapılması gereken emirler (farzlar) ve kaçınılması gereken yasaklar (haramlar) şeklinde olduğu içindir ki, bu ilâhî emirler ve yasakların belirlediği müfredat içerisinde cinsel öğretim farzdır. İslamda cinsellik kitabı

Farz-ı ayın: Her bir mü'min tarafından bizzat yapılması gereken Allah veya Peygamber emri.

Kâideleştirdiğimiz bu gerçeği misallendirmek için dînimizin cin­sel hayatla ilgili yasaklarının (haramlarının) bir kısmına bakalım:

Cinsel arzuyla; şehvetle bakmak, evlenilebilecek bir kadın/erkekle bir arada yalnız kalmak, flört, cinsel duyguları uyarıcı mûsikî, zina, homoseksüellik, sevicilik, hayvanlarla cinsel temas, vücûdun erotik bölgelerini ve örtülmesi gereken yerlerini açığa vurmak, kadın ticareti, zina ve eşcinsellik iftirası, cünüblük sonrasında ğusül abdestini bir namaz vaktini aşacak şekilde ertelemek, hadımlaştırmak, kısırlaşmak, eşlerle de olsa âdet ve lohusalık günlerinde cinsel ilişki, zevceye/eşe arka organdan temas, dînî ve tıbbî bir mazeret olmaksızın kocanın cinsel arzularına karşı çıkmak, eş olan kadını ihmal etmek, eşin hakları ve özgürlüklerini kısıtlayıcı cinsel kıskançlık ve oral ilişki vs..

Yukarıda bir kısmına işaret ettiğimiz Kur'ân ve Sünnet'e dayanan cinsel haramları ve bunlarla ilgili gerekli ayrıntıları öğretmek ve öğrenmek elbette ki farzdır.

Bu haramlar öğretilmez ve öğrenilmezse nasıl bilinecektir? Bilinmedikçe de bunlardan nasıl korunulacaktır? Kaldı ki değinilen haramlar yanısıra, bir de onları aşan oranda cinsel nitelikli pek çok görevimiz vardır. İslamda cinsel hayat kitabı

Cinsel görevler ve haramlar âhiret hayatımızla yakından ilgilidir

Mü'minler istikrarlı, şahsiyetli ve az problemli bir dünya hayatı için cinsel haramları bilmeye ve bunlardan kaçınmaya muhtaç oldukları gibi, Cehennem azabından korunmak için de muhtaçdırlar. Zira Allah'ın Resulü Hz. Muhammed, Cehennem'e götürecek baş suçların (günahların) dille ve cinsel organla işlenen suçlar olduğunu bildirmektedir. O, Cennet'e girebilmek için cinsel haramlardan korunmak gerektiğini de şöylece açıklamaktadır:

"(Ey Mü'minler!) Kim bana iki çenesi arasındaki dilini ve iki uyluğu arasındaki organını (yalan ve zina gibi haramlardan) koruyacağına garanti verebilir ki, ben de ona Cennet'e gireceğini garanti edeyim."

Öğrenme ve öğretme hayanın sınırları içine girmez

Açıklamaya çalıştığımız dînî önemi sebebiyledir ki Allah'ın Resu­lü Hz. Muhammed, cinsel hayatla ilgili ilâhî emirler ve yasakların öğretimi ve öğrenimine büyük bir önem vermiştir.

Allah'ın Resulü dil edebi ve ciddiyetini korumakla beraber haya (utanma) duygusunu cinsel öğretimine engel kılmamış, cehalete mahkûm eden utanmayı tasvîp buyurmamıştır.

2-Buhârî Hudûd 19, et-Tac 3/23,5/62

3-Muhatabının durumu açık bir beyanı gerektirmedikçe Allah'ın Resulü erkek-kadın ilişkisinden, örtülü ifadelerle söz ederdi. Çünkü O, peygamberlik dönemi hayatının her an ve safhasında kendisine indirilen Kur'ân'ı izlediği gibi cinsellikle ilgili üslubuyla da Kur'ân'ı izliyordu. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de cinsellikle ilgili yasaklarını koyar ve açıklamalarda bulunurken, "cinsel birleşim" için kinayeli sözleri ve terkibleri kullanmıştır. Bunlar arasında "teni ten üzerine koymak", "kadınlara yaklaşmak", "ekim alanına istenildiği şekilde gelmek", "kadınlara girmek", "kadınlardan yararlanmak", "erkek kadını çepe çevre örtmek" vs. gibi ifadeler başta gelmektedir. (Bakara 187, 222, 223, Nisa 23, 24, 25, Araf 189). Ancak bu Kur'ân'ı ifadeler her fert tarafından anlaşılamayacağı, hatta yanlış anlaşılabileceği için, bütün müfessirler tefsirlerinde bu ifadeleri cima (cinsel ilişki) ve türevleri olan kelimelerle açıklamışlardır.

Her kültür seviyesindeki insana yönelik olduğumuz için biz de güvenilir müfessirlerin ve bilginlerin metodunu izleyerek, gerek âyet ve hadîslerin tercümesinde ve gerekse konuların açıklanmasında anlaşılır ifadeleri benimsedik. Örneğin cinsel birleşim için yer yer "cinsel ilişki", "cinsî münasebet" ve "cinsel temas" tabirlerini kullandık. İncelemenin tabîi akışı içinde kullanılması gerekli kelimeleri kullanmakdan kaçınmadık. Aslında kaçınamazdık da. Zira görevin, yasağın, suçun, tatminin, yoksulluğun, kıskançlığın, amacın vs. cinsel olanı da olmayanı da olduğu için buna mecburduk. Sonuç olarak deriz ki kitabımızda kullandığımız üslûp; tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarımızda kullanılan üslûpdur. Dini kaynaklarımızdaki "Kitabü't-Tahâreti", "Kitabün-Nikâh" ve "Kitabü'l-Hazri vel-İbâhe" bölümleri, değindiğimiz üslûbun örnekleriyle doludur. Ne var ki biz Arabça ve Osmanlıca olan ve günümüz insanı tarafından anlaşılamayacak olan ifadeleri Türkçeleştirdik. (Buharî Edeb 7, Müslim îman 60)

Haya (utanma) cinsel konuları, cinsel konular da hayayı çağrışım yaptırdığından, burada sırası gelmişken haya meselesine açıklık getirmeye çalışalım.

Haya; insanı eziklik ve pişmanlık duyacağı sözler, davranışlar ve işlerden koruyan bir iç duygusudur. Allah'a ve O'nun huzurunda muhakeme olunacağına îmanla gelişen haya, ilâhî emirler ve yasak­larla objektif ölçülerine bürünür.

Öz cevheri insanın yapısında bulunan haya, Allah'a, melekler'e ve insanlara karşı haya kısımlarına ayrılır.

Her bir kısmı ile haya İslâmîdir. Sahip olunması gereken dînî bir vasıftır. Haya, bir hayırdır. İslâm Dîni'nin bütün emirleri ve yasakla­rını öğrenmek de büyük bir hayırdır. Hayır, hayra köstek değil, destek olur. Nitekim Allah'ın Resulü "Gerçek haya, ancak hayır getirir."4 buyurmuşlardır. Bu sebeple haya, farz-ı ayın olan cinsel öğretime mâni görülmemiş, üstelik fazîlet olarak yorumlanmıştır.

Yüce Peygamberimizin saygıdeğer eşi, sevgili annemiz Hz. Âişe (r. anha) Medine kökenli müslüman kadınları övgü için şöyle buyurmuştur:

"Onlar ne değerli kadınlardır; utanma duyguları dinlerini iyice öğren­melerine engel olmadı."5

İslâm Dîni'nin cinsel hayatımızla ilgili emirleri ve yasaklarını öğ­retir ve öğrenirken elbette cinsel organlardan ve bu organlardan çıkan meni, mezi ve kan gibi mayilerden söz edilecektir. Cinsel duygular ve bu duyguları oluşturup geliştiren davranış türleri araştırılacaktır. Zina, eşcinsellik, oral ilişki, ve benzeri yasaklar konu edilecektir. Elbette eşler arası cinsel hayatı doyuma erdirecek görevler ve koruyucu yöntemler bahse konu olacaktır. Cinsel vasıflı kusurları ve hastalıkları bilmek için cinsel organların fizik yapısı da ayrıntılarına varıncaya kadar araştırma ve gözleme tâbi tutulacaktır. Misalleri çoğaltabiliriz.

4-Buharî Edeb 7, Müslim îman 60

5-Müslim Hayz 13(60/332), el-Camiûs-Sagir 1/153. bak. Ahmet Davudoglu, S. Müslim

Tercüme ve Şerhi 2/547

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR