“Hey yavuz Türk Başbuğları!..”
n
“Ben yenildiğim zaman siz beni bırakmadınız, o açık alınlarınızı yere eğmediniz, hep göklere doğru kaldırdınız.
n
Ey taş altından çıkan elmaslar gibi yürekleri lekesiz Türk oymakları... Siz benim yıldızıma inandınız, özünüzü bana bağladınız... Bugün giriştiğim bu yüce işte beni yalnız bırakmadınız, ardımdan koşup geldiniz..
n
Bu bayrağı açtım ki Türk ününü yedi çevreye eriştirelim. Karanlıkları aydınlatalım!..
n
İsterim ki size bundan sonra “Gök Moğol” diye ad koysunlar..
n
Dilerim ki sizler yer yüzündeki Hanlıkların hepsinden daha yüce Hanlıklar kurasınız.”
n
Gökçe, kara tuğu yerden alarak Temuçin’e verdi. Temuçin de tuğu bütün uluslar önünde üç kere salladı. Daha tuğ elinde iken ortalığı bir bağrışmadır kapladı:
n
“Gök bayrak, Gök bayrak!.. Yavuz kişiler!..”
n
Ben ne olduğumu bilemiyordum. İçerimden bir ateş, bir alev parlıyordu. Avazım çıktığı kadar:
n
“Gök Bayrak, Gök Bayrak!” diye bağırıyordum.
n
Artık borular çalmaya, davullar dövmeye, alaylar yol almaya başlamıştı ki atımı sürdüm.
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n