Denizin en dibine batmıştım, aslında itilmiştim.
n
Ayakların değdi o soğuk kum tanelerine. Sızlandım, korktum ve ağladım.
n
Suyun içinde gözyaşlarımın aktığı görülmese de.
n
Dediler ki; ‘‘Bu en derin yer, korkma artık bunun ötesi yok, ayağını yere vurup yüzeye çıkacaksın ve hep yükseleceksin bundan sonra.’’
n
İnandım.
n
Hem de aklımı suda kuruturcasına.
n
Ve yere vurup sıçramak isterken gömüldü ayaklarım, denizin en derin yerinde.
n
Dediler ki; ‘‘Korkma, her şeyde bir hayır vardır.’’
n
Umutlandım.
n
Hem de kalbimi suda yıkayıp parlatırcasına.
n
Sonra yükseldim ama geç kalmıştım. Dayanamadı ciğerlerim, tıkandım, boğuldum.
n
Şimdi fark etti geriden gelen budala aklım.
n
Aslında boğulmayabilirdim; tutaydı elimden nasihat vericiler.
n
Ya da zaman kaybıydı onları dinlemem ama en önemlisi kaderdi bunlar.
n
Ah kader, ah nasihat ediciler!
n
(Tanıtım Bülteninden)
n