Cibril'le gelen vayve içten boyun büktüler.
Dikenleri gül bili çöle sevgi ektiler.
n
Rahle-i tedrisinde Server-i Ebiya'nın,
Allah'ın huzurunda -vav- gibi eğiktiler
n
İmrenip şühedanın mahşerdeki haline,
Yöneldiler ukbaya, nefsi dara çektiler.
n
Mazlumun sırtındaki harar dolusu zulmün,
Karanlığına doğan güneş gibi tektiler.
n
Küçüldükçe büyüyen, büyüdükçe küçüle,
Fakirin sofrasında tadımlık ekmektiler.
n
Cihad emri gelinceİ Bedir, Uhud, Hayber'de,
Küffarın tepesine bulut olup çöktüler.
n
Ne elem, ne kedere, ne gama gözyaşını,
Şehid olmadan Şeyh'e dönenlere döktüler,
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n