“Şair yalnızlığıydı özlediğim
n
Şiir gibi bir sevdaydı aradığım
n
Mısra mısra olmalıydı gözyaşlarım
n
Kıta kıta mutluluklar biriktirip paylaştığım
n
Kafiye düzeninde olmalıydı hayatım
n
Öyle ya!..
n
Bunlar için önce şair olmalıydım…”
n
Kör bir lambanın el yordamı aydınlığında alacakaranlık bir yalnızlık şimdilerde yaşadığım.
n
Belli belirsiz ufukta bir çizgi gibi yarınlar... Ulaşmak zor gibi, yol yorucu ve uzun, zaman dar ve hayatı hızla törpülüyor.
n
Bana düşen ise zamanın törpülediği talaşların arasında aramak yaşamın kırıntılarını.
n
Palyaço gülüşüne gizlenen damlalar kadar ıslak ve birbirine girmiş renkleri hayatın. Derin derin çekilen her sigara dumanında, hayatın kökleridir gökyüzüne savrulan. Rutubet kokan duvarların, nikotin sarılığında asılı yaşamın film kareleri.
n
Uzaklara dalarken başlayan yolculukta önce sesler kaybolur, ardından görüntüler silinmeye başlar yaşamın penceresinde. Bir kopuş, bir ayrılık hikâyesidir yaşanılan, o yalnız ve sessiz gidişte. Dönüşü olur mu bilinmez ve gidilirken veda edilmez.
n
Yol hikâyesi yoktur bu yolculuğun, paylaşılmaz.
Çünkü! Yalnızlığın hikâyesi olmaz…
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n